Dünya üzerinde nere giderseniz gidin hangi medeniyete hangi topluma bakarsanız bakın hepsinde ortak kabul gören hem etik hem de yazılı bir kuraldır hırsızlığın yüz kızartıcı suçların başında geldiği. Çünkü hırsızlık emek çalmaktır, çalışıp didindiğin uğraştığın tırnaklarınla kazıya kazıya oluşturduğun bir birikim veya maddi bir varlığı hakkı olmadan alıp gitmektir. Evet çalmak büyük bir suçtur, emekleri sömürmektir, emek harcamadan hazıra konmaktır. Affı da yoktur esasında.
Karnım acıktı diye bir dilim ekmek çalarsanız kimse size bu konuda tolerans göstermez, madem karnın aç çalabilirsin demezler, demeyecektirler de. Yani bir nevi karnınızın aç olması o bir dilim ekmeği çalma hakkını size vermez. Belki de bu sebepten bir yerlerde karşımıza çıkan ve bizden yardım dilenen insanlara karşı ön yargımız. Kabul et kesin geçirmişsindir içinden acaba benden yardım isteyen bu insan gerçekten yardıma muhtaç mı, yoksa benim emeğimi hatta duygularımı mı sömürüyor ? Bu ikilemde mutlaka kalmışsındır ve vermemeyi tercih ettiğin de daha çoktur.
Peki hırsızlık dünyanın her yerinde emek sömürüsü olarak görülüyor ve hırsızlığa yeltenen her insan dışlanıyorsa ve hırsızlığın affı yoksa bir düşünelim. Hırsızın, hırsız olarak nitelendirilebilmesi için sadece maddi bir kazanç mı elde etmesi gerekiyor, emek ettiğin maddi bir kazanca belki bir dilim ekmeğe göz dikip hakkı olmadan senden alıp gitmesi midir?
Mesela yıllar boyunca sırf hayatının bir yerlerinde olsun diye çalışıp çabaladığın ve üzerinde emeğin olduğunu adın kadar iyi bildiğin bir kişinin dönüp arkasını gitmesi de hırsızlık sayılmaz mı? Emek verdin, karşılıksız sevdin, içinde ilmek ilmek örülü yıkılmaz bir kale yaptın sadece o kişinin gelip yerleşebileceği, kim bilir belki sayısız tavizler verdin... Ve o kişi bütün bu emeklerini yok sayıp senin verdiğin tavizlerle, karşılıksız sevgini kullanarak ilmek ilmek ördüğün kaleyi yıkıp taş taş üzerinde bırakmayıp dönüp arkasını gittiğinde bu kişiye hırsız denmez mi. Emeklerini sömürdü yıllarca üzerine titrediğin bir fidandı belki, Meyvesini yemek istediğin. Senin bağını talan edip giden de hırsız değil midir ?
İnsanız, hepimizin gözünden yaşlar akmıştır ve bu akan yaşları döktüren kimsenin ardından klişedir belki ama hep şu söylenmez mi döktüğüm bir damla yaşa bile değmeyen bir insanmış. Kimse gidene hırsız gözüyle bakmaz, giden de bakmaz kalan da.
Belki de anlamamız gereken de tam olarak budur aslında. Giden de kalan da hırsız olduğunu bilse belki de bu kadar rahat davranmayacak, en azından yeşerttiğin umutlarını kökünden koparıp gitmeyecek. Çünkü içinden ne kadar arzuladığın şeyleri çalmak geçse de her insan bilir hırsızlığın yüz kızartıcı bir suç olduğunu. Bunu profesyonel hırsızlara da sorun onlar da aynısını söyleyecektir. Bu nedenledir ki can yakmamak için hırsız olmamak gerekir ve her insan hırsızdır...
Vermeden almak insan oğlunun bu çağdaki tek gayesi olmuş. Birilerinin çıkıp sen de en az benim kadar hırsızsın demeli bütün dünyaya. Bunun bilincinde olup yaşayabilmek ise tek ütopyam olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder